CEZA HUKUKU

Kamu hukukunun bir dalı olan ceza hukukunun konusu, suçlar (karşılığında yasayla yaptırım öngörülmüş hareketler) ve cezalardır (yasada suçun karşılığı olarak öngörülen veya önleme amacı taşıyan, özgürlük ya da mala yönelik yaptırımlar).
Ceza hukuku her ne kadar "suçluların cezalandırılması" amacıyla ortaya çıkmışsa da, tarihsel süreçte maddi gerçeğe ulaşılması amacı önem kazanmıştır. Günümüzde ceza hukukunun en temel amacı, insan haklarına saygılı bir yargılama sonucunda maddi gerçeğe ulaşılarak toplumun düzeninin sağlanmasıdır.
Ceza hukukunda "iddia", "savunma" ve "yargılama" faaliyetleri yürütülür. İddia makamı "savcılık", savunmayı yapan "müdafi" ve yargılama yetkisini kullanan "mahkeme" arasındaki ilişki zamanla gelişerek bugünkü halini almıştır.
Roma Hukuku'nda benimsenen ve ceza uyuşmazlığının bireyleri ilgilendirdiği düşünülen "itham sistemi"nde iddiada bulunan bireylerdi. Savcılık makamı yoktu. "Hakem" durumundaki yargılama mercinin yargılamadaki rolü zayıftı. Hakim, kim ileri sürdüğü iddiayı ispatlarsa onun lehine karar vermekteydi ve tarafların getirdiği delillerle bağlıydı. Ortaçağ'da otoriter devlet anlayışıyla birlikte benimsenen "tahkik sistemi"nde ise ceza uyuşmazlığının çözümünün toplumsal bir mesele olduğu görüşü kabul edilmişti ancak burada da savunma makamı bulunmuyordu çünkü kişiler temel hak ve özgürlüklerinden yoksundu. Dolayısıyla hakim dilediği her şeye hükmedebiliyordu. Fransız İhtilali sonrası ortaya çıkan ve günümüzde geçerliliğini koruyan sistem, ceza yargılamasının hem bireyi hem de toplumu ilgilendirdiğini kabul eder. Savcılık makamı kamu adına bir iddiada bulunur, yanı sıra bireyler müşteki sıfatıyla yargılamaya katılarak savcının o iddiasını ispatlamasına yardımcı olur.
Suç ve cezada kanunilik yani kanunsuz suç ve cezanın olamayacağı, suç ve cezanın ancak yasayla konulabileceği ilkesi gerek Anayasa'nın 38. Maddesi gerekse Türk Ceza Kanunu'nun 2. Maddesi'nin birinci fıkrasında ifade edilmiştir.
Monstequieu, "Kanunların Ruhu" isimli eserinde şöyle der:
"Felsefi anlamda özgürlük, kişinin istediğini yapabilmesi ya da hiç olmazsa istediğini yapabildiği kanısını taşımasıdır. Siyasi anlamda özgürlük, kişinin güvenliğidir. Hiç olmazsa güvenlik içinde yaşadığı kanısında olmasıdır. Hiçbir şey bu güvenliği, genel ya da özel suçlamalar kadar bozamaz. O halde, birey özgürlüğünün başlıca dayanağı ceza yasalarının iyi niyetidir. Bireylerin suçsuzluğu güven altına alınmazsa, özgürlük de güvenlik altına alınmış sayılmaz."
Anayasa'nın 36. Maddesi'nde belirtildiği üzere, herkes adil yargılanma hakkına sahiptir. Ceza yargılamasıyla maddi gerçeğe ulaşılırken, bireyin gerek anayasal gerekse insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerce koruma altına alınmış insan haklarına saygı duyulması esastır.
Ofisimiz, ceza hukukunun alanına giren uyuşmazlıklarda ulusal ve uluslararası alanda hizmet sunmaktadır.
CEZA HUKUKU ALANINDA SUNDUĞUMUZ HİZMETLERDEN BAZILARI
- Ceza mahkemeleri ile sulh ceza hakimliği nezdinde, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında müşteki vekilliği ve şüpheli/sanık müdafiliği
- İstinaf, temyiz ve karar düzeltme başvuruları
- Bölge adliye mahkemelerindeki ve Yargıtay'daki duruşmalara katılım
- Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru ve bu merciler nezdinde temsil
- Şikayet dilekçelerinin hazırlanması
- Arama, el koyma, yakalama, gözaltı ve ifade süreçlerinde hazır bulunulması ve gerekli itirazların yapılması; tutukluluğa itiraz
- İcra ceza mahkemelerinin yetki alanındaki davalar